bugün
- karadeniz bölgesinde yaşamak9
- mauro icardi'nin karısı8
- en obez özelliğiniz14
- larisalisa'nın parayla şukulatması9
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı9
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- icardi190514
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- nişanlı kalmanın saçma olması9
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- anın görüntüsü15
- larisalisa19
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım12
- en dindar özelliğiniz26
- chat sitesi kurmak9
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı25
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor8
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git13
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
entry'ler (114)
en spesifik anlamda tuvalet.
vedalar doğru değil, sevgiler yalan değil.
koşarım ben sensizliğe, bu son bakışsa gitmek hiç mümkün değil.
(bkz: murat yılmazyıldırım)
koşarım ben sensizliğe, bu son bakışsa gitmek hiç mümkün değil.
(bkz: murat yılmazyıldırım)
"kaç kere kırılır lan bi kalp" diye de daha sitemkar ve afili bir dille aktarılabilen durum.
lefter küçükandonyadis.
algıda seçiciliğin tavan yapacağı anların başlangıcıdır.
türkiye'de hala christmasla karıştırılan defalarca öyle olmadığı belirtilmesine rağmen bazı kuş beyinlilerin hala ısrarla christmas demeyi sürdürdüğü gün. christmas hristiyanlarca 24 aralık'tan itibaren tamamen dinsel nitelikli olarak kutlanan etkinlikleri kapsar. avrupada da zaten önemsenen asıl tarih 24 aralık'tır. bizim yılbaşının da asıl karşılığı illede bilmişlik taslayıp araya ingilizce serpiştircem meraklıları için new year eve' dir. özenti milletimizin de avrupakilerden çok daha çılgınca ve coşkuyla kutladığı gece.
her şeye "he he" dersin. arada dinliyomuş gibi yapmak için "hadi ya, gerçekten mi" gibi seni konuşmaya sözde dahil eden onaylama tepkileri verirsin. üç beş de jest mimik patlattın mı tamamdır.
kedi ciğer meselesidir.
tamamen yanlış bir kıyas. doğrusu şöyle olmalıdır ki: fenerbahçe vs diğerleri. g.saray da ancak o diğerlerinin içinde bir parça olarak durabilir fenerbahçenin yanında.
bunlardan herhangi birinin sırasını unuturum belki diye cebinde muhakkak "ilk buluşmada uyulması gereken kurallar" kitapçığını taşımalılar. (?) kafanıza göre takılın kızlar. yok öyle bişey en çok hoşa giden doğallıktır. basmakalıplıktan uzak olsunlar yeter.
orada asıl belirtilmek istenilenin sporun cumhuriyeti olduğunu anlamayan kıt beyinlerin iki de bir gündeme getirdiği durum. evet fenerbahce futboldan basketbola, tenisten atletizme, yelkenden küreğe vs birçok alanda faaliyet gösteren ve hemen her alanda zirveye oynayan bir spor cumhuriyetidir türkiyede!
genelde kızların olabileceğine inandığı durumdur ama bana göre neredeyse imkansızdır. tabi ki ilişkinin boyutu da önemli. üç beş günlük takıldığın biriyle görüşmeyi sürdürmek ya da sürdürmemek hiçbir şey ifade etmeyebilir ama evlilik aşamasında ayrılan insanlar için sürdürülmesi yersiz, anlamsız ve mümkün olmayan bir durum. sevdiğin insanla aslında ya hep ya hiç durumunu yaşarsın. ya sonuna kadar gidersin olmazsa da tamamen biter ortası yoktur. zira sevgili ve dost tamamen farklı kavramlar olup birbirlerinin yerini almaları sağlıklı değildir.
gel gel. bak burda sizin devlet gel. bak işaret parmağımla orta parmağımın arasından sana bakıyo gel!
adamlar gizli bi operasyonda düşmanı susturucu takarak öldürür. susturucuyu ses çıkarmasın diye silaha takarlar ama ne hikmetse aletin işlevi genişler ve öldürülen adam da sanki ona susturucu takılmış gibi ses çıkaramaz.
her ne kadar kimileri vatan hainliğiyle suçlasa da aslında vatansever bir insandır. en büyük hatası ulaşılması neredeyse imkansız olan idealleri olması ve önüne geçemediği hırsı.
"öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" demişti ulu önder yıllar önce. aslında öğretmenlerden çok onlara değer vermesi gereken kişi ve kurumlar içindi belki de bu mesaj asıl olarak. hoş, artık şahsının bile hiçbir ölçü olmadan fütursuzca eleştirilebildiği bir döneme geldiğimizi düşünürsek, söylediği sözler ne derece etki ediyor insanlarımıza orası da ayrı bir mevzu ya neyse. netice olarak durum artık o kadar vahim bir hal almıştır ki şu anki öğretmen ve vekil maaşlarını karşılaştırmak için hiçbir benzetme ögesi ölçüt alınamaz boyutlara gelmiştir. hani dağlar kadar fark var flan denir ya, yok.
artık bu iki grup arasındaki farkın dağla, bayırla, ovayla bi ilgisi kalmamıştır. kimsenin aldığı paranın bir diğeri için önemi yok ama bu ülkenin geleceğini kasaplarla, bakkallarla, topçularla, popçularla, vekillerle inşa edemezsiniz. bir ülkenin yarını gençlerdir ve o gençleri de o ülkeye her anlamda hazırlayacak olan öğretmenlerdir, öğretmenler. üç kuruş paraya çalıştırılan, yaşamı boyunca oradan oraya koşuşturulan, her şeye rağmen toplumdaki en düşük statüye sahip olan, buna rağmen bıkmadan usanmadan var gücüyle çalışan, 5000 bin lira maaşı beğenmeyerek kendine %100 zam yapan adam(?) değildir öğretmen, sadece geçinebilecek kadar, kendini ekonomik sıkıntılardan sıyırarak kendini tam anlamıyla hedef kitleye vermeyi arzulayan insandır öğretmen.
bu tür anektodlar geçtikçe kendisine ve o döneme olan özlemimiz artmakta fakat bu konuyu da m. kemal'le ilgili bir anıyla sonlandırmak gerekirse, meclisin açılması ve cumhuriyetin ilanından bir süre sonra paşanın yanına bir çalışma arkadaşı gelir ve şöyle der: efendim arkadaşlar uzun zamandır zam talebinde bulunuyorlar, bu konuyla ilgili bir düzenleme yapmadık, bu aralar istekler biraz yoğunlaştı. ne yapmamızı önerirsiniz. ne kadar verelim?
m.kemal: (biraz düşündükten sonra) ne yapıyorsanız yapın ama öğretmen maaşını geçmesin.
yıl 2011. durum : yazık ki ne yazık...
artık bu iki grup arasındaki farkın dağla, bayırla, ovayla bi ilgisi kalmamıştır. kimsenin aldığı paranın bir diğeri için önemi yok ama bu ülkenin geleceğini kasaplarla, bakkallarla, topçularla, popçularla, vekillerle inşa edemezsiniz. bir ülkenin yarını gençlerdir ve o gençleri de o ülkeye her anlamda hazırlayacak olan öğretmenlerdir, öğretmenler. üç kuruş paraya çalıştırılan, yaşamı boyunca oradan oraya koşuşturulan, her şeye rağmen toplumdaki en düşük statüye sahip olan, buna rağmen bıkmadan usanmadan var gücüyle çalışan, 5000 bin lira maaşı beğenmeyerek kendine %100 zam yapan adam(?) değildir öğretmen, sadece geçinebilecek kadar, kendini ekonomik sıkıntılardan sıyırarak kendini tam anlamıyla hedef kitleye vermeyi arzulayan insandır öğretmen.
bu tür anektodlar geçtikçe kendisine ve o döneme olan özlemimiz artmakta fakat bu konuyu da m. kemal'le ilgili bir anıyla sonlandırmak gerekirse, meclisin açılması ve cumhuriyetin ilanından bir süre sonra paşanın yanına bir çalışma arkadaşı gelir ve şöyle der: efendim arkadaşlar uzun zamandır zam talebinde bulunuyorlar, bu konuyla ilgili bir düzenleme yapmadık, bu aralar istekler biraz yoğunlaştı. ne yapmamızı önerirsiniz. ne kadar verelim?
m.kemal: (biraz düşündükten sonra) ne yapıyorsanız yapın ama öğretmen maaşını geçmesin.
yıl 2011. durum : yazık ki ne yazık...
yanlış karşılaştırma. moğollar ne oranda barbardır bilemem de türkler barbar filan değildir. hiçbir zaman da olmamışlardır. avrupalıların bize yedirmeye çalışığı ancak bizim de onlardan daha çok yemeye hevesli olduğumuz aslında çok da bilinen gerçek şudur ki karadeniz'in kuzeyinden dogu avrupaya dogru büyük göç hareketinde bulunan türklerin (kavimler göçü) akınlarından kaçan ostrogotlar, vizigotlar, vandallar gibi gerçek anlamda barbar olan kavimlerin birbirini ite kaka avrupanın içlerine doğru ilerlemesi durumudur. çok temel bir tarih bilgisidir ayrıca.
23 yıllık dünya hayatımda ben daha rastlamadım, bi gün olur da kızıl gezegene falan yolumuz düşerse orda görürüz belki(?)
ilk tepkisi haklı ama yere düşmüş adama da o kadar vurulmaz. üstelik çivili kramponla. ama iyi bi ders olmuştur umarım sahaya giren dingillere.
ota boka ağlarlar. hatta ilk önceleri ağladıklarında sizi de etkilerler. çok duygusal bi insan olduğunu düşünürsünüz. hatta sizin için de ağlamışlarsa zaman zaman, daha da güçlenir bu yargınız. ama alakası yoktur. sora bakarsın ki her boka ağlar. yalama olmuş çeşmeden akan suya benzerse ne değeri var ki gözyaşının. insanı en çok etkileyen az ama öz ağlayan insanlardır.